Neden Rusça?

30.03.2010 17:28

Rusça, kulaktan duyma sözlerle beynimizde yer eden, kimimize göre çok zor bir dil. Rusça hakkında herkesin ortak düşüncesi, yapamama kaygısı. Kiril harflerinin yazılışının farklı olması, belkide gözümüzü korkutan en büyük etken. Şimdi biz bunları bir kenara bırakıyoruz ve Rusçanın üstesinden gelinemeyecek bir dil olmadığını, öğrenildiği takdirde neler kazanabileceğimizi, kısacası bütün artılarını hep beraber bu yazımızda göreceğiz, bulacağız.

 

 Rusça, 16 ülkede konuşulan, dünyanın en büyük 5. dili. Rusçanın hakim olduğu bu büyük coğrafya bu dilin ne kadar önemli olduğunun bize kuşkusuz en önemli göstergesi. Maalesef ülkemizde bu dili tam anlamıyla bilen kişi sayısı oldukça az. Buna paralel olarak Rusça ile ilgili iş sektöründe aranan kişi sayısı bir o kadar fazla durumda. Ticari ve kültürel anlamda ilişkilerimiz her geçen gün gelişen ve gelişmeye de devam eden bir grafiğe sahip. Her yıl ortalama 3 milyon Rus turistin ülkemizi ziyaret etmesi bunu bize bariz kanıtlar nitelikte. Artan talebi karşılamak, ticari ilişkilerde ivmeyi artırmak için kesinlikle Rusçayı ve Rus kültürünü iyi bilmemiz gerekmekte.

 

Başlangıçta benimde kafamı kurcalayan ve herkeste de olduğunu düşündüğüm Rusçanın zor olduğu kanısı, bizim belki de en büyük sorunumuz. Bence biz bu düşünceyi aştığımız takdirde Rusçanın öğrenilemeyecek bir dil olmadığını kendimiz idrak edeceğiz. Günlük programlı ve sistemli çalışmayla bu dil rahatlıkla öğrenilebilir. Türkçe ile kıyasladığımızda Rusçanın gramer yapısı biraz farklı gelebilir. Bilginiz olması açısından birkaç örnek vermek gerekirse, her kelimede vurgunun olması, sözcüklerin eril, dişi, orta grup olarak incelenmesi, fiillerin tamamlanmış ve tamamlanmamış olarak ikiye ayrılması göze çarpan ve bizim dilimizde olmayan farklılıklar diyebiliriz.

 

 Yeni başlanıldığında Kiril alfabesinin, Latin alfabesine benzememesi bizim canımızı sıkıp, hemen öğrenememe düşüncesine sevk eder. Ama dilin mantığı kavranıldığında bu dili konuşmak adeta bulmaca çözmek gibi insana mutluluk ve haz verir hale gelir.

 

Avrupa Birliğine giriş sürecinde bulunduğumuz şu günlerde öncelikli olarak hemen yanı başımızda altın bir dağ pozisyonunda olan Rusya’ya açılmalı, ikili ilişkilerde kotayı bu ülkeyle maksimum seviyeye çıkarmalıyız..

Kısacası, deyim yerindeyse “Türkiye”nin Açılımı Rusya, Türklerin Açılımı Rusça olmalıdır.”

 

www.ukraynadarusca.com